kitaba başladım, ilk sayfasında böyle bir şey var. 1987'den bir yazıyı bugün görmek beni çok mutlu etti. hayatın böyle sekanslarına ziyadesiyle tutkunum.he bir de şöyle bir paragraf vardı hoşuma gitti;“peki ağırlık gerçekten nefret edilesi, hafiflik göz kamaştırıcı mıdır?yüklerin en ağırı ezer bizi, onun altında çökeriz, bizi yere yapıştırır bu ağırlık. öte yandan her çağda yazılmış aşk şiirlerinde, kadın erkeğin bedeninin ağırlığı altında ezilmeyi özler. o halde yüklerin en ağırı aynı zamanda yaşamın sağladığı en şiddetli doyumun da imgesidir. yük ne kadar ağır olursa, yaşamlarımız o denli yaklaşır yer yüzüne, daha gerçek, daha içten olur.”